habergri.com
habergri.com

Geçmişten Geleceğe Bilgi Serüveni

0

Yaşadığımız dünya tam anlamıyla bir bilgi dünyasıdır. Pekala bu bilgileri nasıl elde ederiz? Tabi ki deneyimleyerek, tecrübeler kazanarak, sorgulayarak ve en önemlisi de düşünerek. Tüm bu zihinsel etkinlikleri düşünerek aklımız sayesinde yaparız.

Geçmişten günümüze her şeyde olduğu gibi bilgide de değişimler meydana gelmiştir. Ancak geçmişteki bilgi ile günümüz bilgisi arasında farklar vardır diyebilir miyiz? Elbette ki vardır. Bunun en ikna edici kanıtı piramitler değil midir?

Günümüzde teknoloji epey yol ilerledi deriz ancak bugünün bilgisiyle hala piramitlerin nasıl yapıldığı bilinmemektedir. O halde bilgiler kesin değişmez, kalıcı değildir.

Çünkü eğer öyle olsaydı piramitlerin sırrı çözülür, bugün kanser için iyi gelen bir ilaç için yarın şöyle bir yan etkisi varmış ve bu ilaç kullanılmamalı denilebilir. Yani bilgiler bana göre ne kadar bilimsel, deney ile yapılmış olsa da kesin değildirler ve yaşam boyu değişebilirler.

1- Bilgilerimiz Doğuştan mı Gelir Yoksa Sonradan mı Edinilir?

Epistemolojide belki de en önemli sorunsal hatta filozoflar arası tartışmalara neden olan bir konu da bilgilerimizin doğuştan mı yoksa sonradan mı edinildiği tartışmasıdır.

Özellikle John Locke bilgilerimizin doğuştan gelmediğini aksine zihnimizin doğuştan boş bir levhaya benzediğini felsefe dilinde tanımlarsak tabula rasaya benzetir. Çünkü ona göre bilgilerimiz zihnimizde doğuştan var olsalardı cahil bir insan bile en zor geometri sorusunu daha önce görmeden çözebilirdi.

Bu yüzden o bilgileri deneyimleyerek edinebileceğimizi söyler. Öte yandan bilgilerimizin doğuştan zihnimizde var olduğu görüşünde olan birçok filozofta vardır. Bunun önemli öncüleri Platon, Aristoteles, Descartes, Farabi ve daha birçok filozoftur. Bu filozoflar rasyonalisttirler. Yani bilgilerimiz bizde doğuştan vardır.

Öğretmenler bu bilgileri sadece bize hatırlatmak için varlardır. Ve tabi ki bunların arasında olan yani bilgilerin kaynağında hem akıl hem de deney vardır diyen bir filozof vardır. Ve bu filozofun görüşü bana her zaman daha doğru gelmiştir.

O filozof Kant’tır. İmmanuel Kant bilgilerin kaynağına hem akıl yoluyla hem de deney yoluyla ulaşabileceğimizi savunan bir filozoftur. Her ikisi de bilgiye ulaşmak için gereklidir. Şimdilik bu konuyu özet olarak yazdım.

2- Bilgi Kuramının Temel Soruları

Bilgi kuramının temel sorularını kısaca iki temel konu altında toplayabiliriz. Bu iki temel sorular şunlar:

1-Bilginin kaynağı nedir?

2-Doğru bilgiye ulaşmak mümkün müdür?

Geçmişten günümüze kadar olan sürede farklı düşünürler bu konu üzerinde görüş ayrılığı yaşamışlardır. Kimisi doğru bilginin imkansızlığını savunurken kimisi doğru bilgiye ulaşmanın mümkün olduğunu savunur.

Doğru bilgiye ulaşmanın imkansızlığını savunan en öncül akım kuşkuculardır. Aslında kuşkucular diğer adıyla septikler kesin yargıda bulunmazlar.

Çünkü doğru bilginin imkansızlığını reddetmek de bir yargıda bulunmak olacağından tamamıyla kesin yargıda bulunmazlar. Öte yandan bilgi felsefesinde en önemli sorunlardan biri olan bilginin kaynağı sorusunun cevabı ise her akıma göre değişen bir olgudur.

Örneğin rasyonalistler bilginin kaynağına akıl, empristler deney, pragmatikler ise bilginin kaynağına yararlı olan şey olarak cevap verirler. Ve daha birçok filozof veya düşünür bu konular hakkında görüş belirtmiştirler.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.